Kayıtlar

Temmuz, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kolay kazanılan sevgi sağlam olmaz..!!

Uçan kuş yerde yiyecek araken, kaplumbağayı görür yanına iner ve sorar, bu telaş ne ? yolculuk nereye der; Kaplumbağa; -Hiç sorma be dostum der kuşa, şu karşı tepenin ardında sevdiğim bekliyor ömrüm yeterse kavuşacağız. 2 yıldır yürüyorum ama hala varamadım. Sen ne şanslısın, bak kanatların var, tepeleri on dakikada aşarsın.. Kuş da der ki ; -Kolay kazanılan sevgi sağlam olmaz; sonra bizim gibi daldan dala konarsın. Oysa ki sevgi için çaba harcanırsa o sevgiyi hiç bir kuvvet yıkamaz... Dost bildiklerime ve de dostum diyenlere selam olsun..   

Pozitif Düşün" (Kaderini Sev)

Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. Güneş onu yakıp kavurur. O da Allah' a yakarır keşke güneş olsaydım diye. "Ol" der Allah. Güneş oluverir. Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz. Bulut olmak ister. "Ol" der Allah . Bulut olur. Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur. Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Allah. Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur. Herşey karşısında eğilir. Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar. Oradan eser buradan eser, kaya bana mısın demez! ... Allah kaya olmasına da izin verir. Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı ... Sırtında bir acı ile uyanır Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır... Sevenlerime ve sevdiklerime selam olsun..!!

“ÜLKÜ’YE GÜVEN, ÜLKÜCÜ’YE GÜVEN”

Resim
Genel seçim sonuçları itibariyle baş gösteren memnuniyetsizliğin bir takım gelişmelere kapı açacağı kuşkusuzdur. Atılan adımların yerindeliği, alınacak neticenin sıhhati açısından fevkalade önemlidir. Doğru laf, yanlış adamlar tarafından söylenirse, doğrular; yanlış laf ise doğru adamlar tarafından ifade edilirse, adamlar aşınır. Yakın tarihimiz atılan yanlış adımlar yüzünden eritilip, öğütülmüş, “doğrular” ve “doğru adamlar” örnekleriyle doludur. Siyasi ömürlerinin çoğunu faydacılık ve fırsatçılıktan müzdarip oldukları için başka kapılarda tüketen ve şöhretlerini kendilerine duyulan nefrete borçlu olanların, şimdilerde müktesebatlarını hatırlayıp sorumluluk üstlenmeye kalkışmaları kabul edilebilir değildir. Ülkücü, ne yapacağı kestirilemeyen ancak ne yapmayacağı belli olan yiğit tanımına dahildir. Şimdi görev; doğru işleri, doğru zamanda, doğru adamlar ve doğru kelamlarla yapmayı zaruri kılıyor… Hiç kimse gelecekten umudu kesmesin. Bu milletin sinesi; derde çare ve hale tercüman n...

Dosta ve Düşmana...

Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim... Ne hissettiysem onu söyledim, onu yaşadım... Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım... Asla keşkelerim olmadı... Hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım... Karşıma bazen gerçek yüzler, bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım.. Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim, ya da asla birini severken karşılığını beklemedim... Dostluğuma değer biçmedim, sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim... Sevdiysem sonuna kadar gittim, bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim... Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım... Ama hata insana mahsustur dedim.. Affettim, af diledim.. Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim.. Onlar belki beni saflıkla yargıladılar. Belki de içten içe sinsice güldüler... Ama asıl unuttukları şuydu... Ben aldanmadım... Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar... ...

Sevgili Karıma...

Hanım bana bir karpuz getirir misin ? Evvel Zaman içinde Memleketin Birinde 90 yaşlarında fakat çok dinç ve genç görünümlü bir adam yaşarmış? Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir ve sorarlarmış ' Bu gençliğin sırrı nedir' diye. İhtiyar delikanlı güler geçermiş her soruldukça bu soruya.. Ama sorular sık, soranlar çoğalınca cevap vermek vacip olmuş sanki. Düşünmüş nasıl anlatırım bu sırrımı kolayca herkese. Sonra karar vermiş tüm meraklıları yemeğe davet etmeye evine. "Bu davette size sırrımı açıklayacağım” demiş. Herkes merakla davete gelmiş. Yemekler yenilmiş, içilmiş, sohbetler edilmiş vakit iyice gecikmiş. Ama gençlik sırrı ile ilgili tek kelam edilmemiş. Herkes konu ne zaman açılacak diye merek ederken Adamcağız huri gibi sevimli hanımına seslenmiş: "Hatun, şu kilerden bir karpuz getirir misin bize sana zahmet!.." Hanım hemen doğrulmuş kilere giderek kaş ile göz arasında gidip bir karpuz getirmiş. Adamcağız şöyle eliyle bir vurmuş tık tık diye sonra da: ...