Kayıtlar

Eylül, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YAŞAMIN FISILTISINI DİNLE...

Zengin bir adam mersedes arabası ile şehirdeki dar bir yoldan geçiyordu. Birden,  yoluna aniden fırlayarak elindeki taşı arabasına atan bir çocuk gördü. Kapısına çarpan taşın sesi ile ani fren yapınca,  arabası kaldırım taşına çarparak durabildi. Adam öfke ile arabadan fırlayıp, taş atan çocuğu kolundan tutarak sarsmaya  ve “Sen ne yapıyorsun serseri, bak arabamı ne hale getirdin” diyerek bağırmaya başladı.                   Üzgün ve suçlu tavır içindeki çocuk “Amca lütfen kızma, sizden önce geçen arabalara durmaları için işaret ettim, arabaların hiç biri durmayınca, sizin arabaya taş attım” dedi. Ve, gözyaşları içinde, kenarda devrilmiş duran bir tekerlekli özürlü arabasını ve o arabadan düşerek yerde yatan birisini  göstererek  “Ağabeyim yürüyemiyor, onu tekerlekli arabası ile gezdirirken,  kayıp devrildi. Ağabeyim   yere düştü, kaldırmaya gücüm yetmedi, ge...

Dosta Düşmana, Sevene Sevmeyene.... Herkeseee...

Gidene kal demeyeceksin. .. Gidene kal demek zavallılara, Kalana git demek terbiyesizlere, Dönmeyene dön demek acizlere, Hak edene git demek asillere yakışır. Kimseye hak etmediğinden fazla değer verme, yoksa değersiz olan hep sen olursun... Düşün... Kim üzebilir seni senden başka? Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen? Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen? Kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen? Kim sever seni, sen kendini sevmezsen? Her şey sende başlar, sende biter... Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini... Ya çare sizsiniz yada çaresizsiniz. .. Öyle bir hayat yaşadım ki cenneti de gördüm cehennemi de. Öyle bir aşk yaşadım ki tutkuyu da gördüm pes etmeyi de. Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi bir sahnede buldum, Oynadım. Öyle bir rol vermişlerdi ki okudum okudum anlamadım. Kendi kendime konuştum bazen evimde, hem kızdım hem güldüm halime. Sonra dedim ki söz ver kendine Denizleri seviyorsan dalga...

UTANSIN.....

Resim
Tohum saç, bitmezse toprak utansın! Hedefe varmayan mızrak utansın! Hey gidi küheylan, koşmana bak sen! Çatlarsan, doğuran kısrak utansın! ... Eski çınar şimdi noel ağacı; Dallarda iğreti yaprak utansın! Ustada kalırsa bu öksüz yapı, Onu sürdürmeyen çırak utansın ! Ölümden ilerde varış dediğin, Geride ne varsa bırak utansın! Ey binbir tanede solmayan tek renk; Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!                                                                                    (N.F.K.)  

ÖĞRENDİK Kİ.....

Öğrendik ki... Bir tek insanın bize ''iyi ki varsın'' demesi, var olduğumuz için mutlu olmamızı sağlar Öğrendik ki... Kibar olmak, haklı olmaktan daha önemlidir. Öğrendik ki... Hayat şartları bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasa da hepimiz çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz. Öğrendik ki... Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir yürektir. Öğrendik ki... Parayla ''klâs insan'' olunmuyor. Öğrendik ki... Gün içinde başımıza gelen küçücük şeyler gün sonunda koca bir mutluluğa dönüşüyor Öğrendik ki... İnkâr edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini kaybetmiyor Öğrendik ki... Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar vermesini sağlamaktır Öğrendik ki... Her yarayı saran zaman değil sevgidir. Öğrendik ki... Çabuk olgunlaşmak için zeki insanlardan çevre edinmek gerekir. Öğrendik ki... Karşılaştığımız herkes bir gülüşümüzü hak eder. Öğrendik ki... Hiç kimse mük...
Çin düşünürü Lao Tzu'nun öyküsü... Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. "Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı" dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: "Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler... İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş. "Sadece at kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez." Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 g...

BİR YAŞANMIŞ HİKÂYE…

Meşhur Wimbledon’un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS’den ölüm döşeğindeydi. Hayranlarından biri sordu. “Allah böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?” Arthur Ashe cevap verdi. “Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4’ü yarı finale, 2’si ise finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tuttuğum zaman Allah’a ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Allah’a nasıl ‘Neden ben?’ derim? Mutluluk insanı hoş yapar, Başarı ışıl ışıl, Zorluklar güçlü, Hüzün insanı insan yapar, Yenilgi mütevazı.. Her şey gönlünüzce olsun… http://fikir-adami.blogspot.com/

Topçumu, Popçumu, .....u .....u mu?!

Arda Turan, Neden “ Halkların şehitleri ” dedi? Dedi mi demedi mi? Ama demese böyle ortalık karışmazdı. Dediyse hemen ilk dil dersi ücretsiz: Halkların şehidi olmaz. Halkların ihtiyaçları, geçim kaynakları, yaşam şekilleri, işleri, işçileri, işverenleri, yerel yöneticileri, orospuları, pezevenkleri olur da halkların şehitleri olmaz. “ Halklar ” ihtiyaç sahibi sosyal sınıflardır; ölüme ve peygamberin yanına koşmazlar. Ekmek, fatura ödeme kuyruğuna filan girerler, parklara çıkarlar, yerler içerler yatarlar… Hele PKK gibi Marksist ve tanrıtanımaz bir örgütün psikopat leşlerine şehit demek, cahillikten de öte aptallıktır. Boyundan büyük laflar konuşma git topunu oyna. Şehitlik, bir tefrika ve mahşeri kesret ifade eden “ halklar ” kelimesiyle aynı cümleye sığmaz. Şehitlik İslami bir terimdir; ittihat ve ümmi vahdet ifade eden “ millet ”le yan yana yazılır. Milleti değil, BDP’yi ve şehit katillerini sevindirdiğini umarım anlamışsındır. http://fikir-adami.blogspot.com/