Kayıtlar

Eylül, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Nankör insan, her şeyin fiyatını bilen fakat hiçbir şeyin değerini bilmeyen insandır.   (Oscar Wilde)  

Uyuyan Milletim...

Ahmet Bey, sabah saat 7.00'de *Casio** masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı. *Puffy** yorganını kaldırdı. *Hugo Boss** pijamalarını çıkarıp *Adidas** terliklerini giydi. *WC** 'ye uğradıktan sonra banyoya geçti. *Clear** şampuan ve *Protex** sabunuyla duşunu aldı. *Colgate** ile dişlerini fırçaladı. *BRAUN** ile saçlarını kuruttu. *Bill's** gömleğini ve *Pierre Cardin** takımını giydi. *Lipton** çayını içti. *Sony** televizyonda medya özetlerini ve *flash** haberleri izledi. * *Citizen** kol saatine baktı. Aile fertlerine *'BYE'** deyip *Peogeot** otomobiline bindi. *Blaupunkt** radyosunu açarak, *rock** müziği buldu. Ağzına bir *Polo** şeker attı. Şehrin göbeğindeki *Mega Center** 'daki ofisine varınca, *Toshiba** bilgisayarını çalıştırdı. *Microsoft Excel'e** girdi. *Ofisboy** 'dan *Nescafe** 'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını yatıştırmak için *Grissini ** yedi. Öglen *Wimpy'...

Üzdün Bizi Usta..

Resim

Yorumsuz....

Resim
       

Prensesimi Umman'a Uğurlayışımız....

Resim
   

Prensesim Büyümüş...

Resim
                   Prensesim okulunu bitirdi, İnşaat Mühendisi oldu, iş bulup çalışmaya başladı ve arabasının kredi borcunun son taksitini kendisi ödeyerek araba sahibi oldu. İstanbul'da çalıştığı iş kendisini pek tatmin etmeyince, Enka firmasının Umman'da çalışmak üzere 6 ay önce gelen teklifi geri kabul etmemiş, ancak tekrar edilen  teklifi kabul ederek Umman'a gitmeye karar verdi. Prensesimi yarın akşam (11.09.2012 tarihinde) Umman'a uğurlayacağız.             Prensesim, yolun, bahtın, şansın açık olsun. Seni seviyoruz...          

Devlet Adamlığı Budur....

Stalin'in Sovyetler Birliği'nin başında olduğu dönemler... Sovyetlerin Ankara Büyükelçisi ünlü bir diplomat Karakan... 1917 Ekim Devrimi'nin yıldönümlerinden birinin sabahında Stalin, son derece sivri, anlamsız ve onur kırıcı bir demeç veriyor. Bu demecinde aynen şunları söylüyor: "Herkes bilsin ki, Rus Milleti; Boğazlarla, Ardahan'ı ele geçirmekten asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davalarımızı halletmiş olacağımızı şimdiden müjdeliyorum..." Aynı gece Ankara'da Sovyet Büyükelçiliği'nde de ihtilalin yıldönümü kutlamaları yapılıyor. Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk, gece yarısına doğru Stalin'in bu densiz demecinden haberdar oluyor ve maiyetine emrediyor: "Arabaları hazırlayın gidiyorum." "Paşamız bu saatte nereye gidecekler?" " Sovyet Sefareti ‘ne." Mahiyetin etekleri tutuşur çünkü olayı kavrarlar, içlerinden birisi Atatürk'e: "Paşa hazretleri nasıl olur? Protokolsüz mü? Siz devle...

HERŞEYE SEBEP OLAN "İKİ ŞEY"

  İnsanı iki şey öldürürmüş: 1- Sevmediği insanın silahından gelen mermi 2- Sevdiği insandan gelmeyen ilgi İki şey "Kalitesiz insan" 'ın özelliğidir: 1-Şikayetçilik 2-Dedikodu İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer: 1- Bakış açısını değiştirmek 2-Karşısındakinin yerine kendini koyabilmek İki şey yanlış yapmanı engeller: 1-Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek 2-Hak yememek İki şey kişiyi gözden düşürür: 1-Demagoji (laf kalabalığı) 2-Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek) İki şey insanı “Nitelikli İnsan” yapar: 1-İradeye hakim olmak 2-Uyumlu olmak İki şey “Ekstra Değer” katar: 1-Hitabet ve diksiyon eğitimi almak 2-Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek İki şey geri bırakır: 1-Kararsızlık 2-Cesaretsizlik İki şey kaşif yapar: 1-Nitelikli çevre 2-Biraz delilik İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar: 1-Baskın yeteneği bulmak 2-Sevdiğin işi yapmak İki şey başarının sırrıdır: 1-...

Başlık Yok...

Japonya'nın Kyoto şehrinde bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya'nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş... Hoca : -Getir çocuğu, bir bakalım, demiş. Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına... Hoca çocuğu süzmüş ve... -Tamam demiş... -Yarın eşyalarını getir, çalışmalara başlıyoruz. Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve bu hareketi çalış demiş. Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış... Sonra hocasının yanına gitmiş. "Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz hocam?" diye sormuş. Hocanın cevabı; Çalışmaya devam et olmuş... 2 ay, 3 ay, 6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş... Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi tekr...

.....!

Hazret-i Şems’i, konuşup nasihat etmesi için bir meclise davetetmişler. Meclise girer girmez köşe bir yere oturunca kendisini baş köşeye davet edenlere de şu cevabı vermiş:  Adam adamsa oturduğu her yer köşe olur ona! Adam adam değilse, köşe bile eşik olur ona!