Kayıtlar

Ocak, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kızlarım Var Benim...

Resim
Kızlarım var benim canımdan öte bildiğim, Kızlarım var benim canıma can katan...... 

Sevgi Dediğin...

 Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür. - Ben sizi hiç tanımıyorum, der . Ama aç ve susuz olmalısınız. Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim. ... - Evin erkeği içerde mi? Diye sorar adamlar. - Hayır, der kadın. Şu an evin dışında. - O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil, diye cevap verirler. Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır. - Peki, onlara söyleyebilir misin, der adam. Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler. Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder. Ama bu defa da; - Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz der yaşlı adamlar. Kadın öğrenmek ister; - Niye giremezsiniz ? İhtiyarlardan biri açıklar: - Onun adı ZENGİN, der bir arkadaşını göstererek. Diğeri BAŞARI. . . Ben ise SEVGİ . . . Sonra ekler; - Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi evinizde istersiniz ? Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyduklarıyla neşelen...

Bilmem Anlatabildim mi.?

 Adamın biri balonla havada giderken aşağıda bisikleti ile geçen bir adam görmüş. Seslenmiş ona; -"Arkadaş şu anda neredeyiz" demiş. ... Aşağıdaki adam. -"Sen havadasın" demiş. -"Havada olduğumu biliyorum da ben neredeyim şu anda" demiş. Aşağıdaki adam. -"Balonda'sın" demiş. Kızmış yukarıdaki adam ve aşağıdakine seslenmiş. -"Sen profesör müsün?"demiş. -Evet de nereden anladın demiş aşağıdaki adam. Balondaki adam da, -Söylediğin her şey doğruda benim işime yaramıyor demiş. Bülent UYGUR kardeşime selam olsun...

Sevgi... Başarı... Zenginlik.....!

Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür. - Ben sizi hiç tanımıyorum, der . Ama aç ve susuz olmalısınız. Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim. ... - Evin erkeği içerde mi? Diye sorar adamlar. - Hayır, der kadın. Şu an evin dışında. - O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil, diye cevap verirler. Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır. - Peki, onlara söyleyebilir misin, der adam. Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler. Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder. Ama bu defa da; - Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz der yaşlı adamlar. Kadın öğrenmek ister; - Niye giremezsiniz ? İhtiyarlardan biri açıklar: - Onun adı ZENGİN, der bir arkadaşını göstererek. Diğeri BAŞARI. . . Ben ise SEVGİ . . . Sonra ekler; - Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi evinizde istersiniz ? Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyduklarıyla neşelenerek; ...

Ateşperest.....

Vaktiyle bir ateşperest, oğlunu evlendirmektedir. Düğün günü çok koyun ve inek kesilir. Et kokuları mahalleyi sarar. Ancak evin bitişiğinde, Müslüman, dul bir kadın, dört yetimiyle yaşamaktadır. Hepsi de günlerdir açtırlar. Kadıncağız, düğün evinin kapısını çalıp, 'ateş' ister. Ancak maksadı başkadır. “Belki yemek verirler” diye gitmiştir. Adam, kadının niyetini anlasada! bir şey vermez. Kadıncağız, bir daha gidip 'ateş' ister. Yine eli boş döner. Üçüncüd e yine öyle. Ama ne olur bilinmez, bu defa acır kadına. Hallerini anlamak için dehlize iner ve dayar kulağını bitişik evin duvarına ve dinler. Yetimcik, annesine yalvarıyor: - Anneciğim, ne olur bir daha git. Belki bu sefer bir şey verirler. Kadın ağlamaklıdır: - Üç defa gittim! yavrum! Artık utanıyorum. Adam bunu duyar. Kalbi sızlar. güze bir 'Sofra' hazırlatıp, gönderir evlerine. Ve dehlize inip, dinler yine. Yetimlerin en küçüğü dua ediyor: - Ya Rabbi! O nasıl bize ikram ettiyse, sen de ona ikram et! Onu...

Baba Dediğin Kimdir......

        Senin artık bir baban yoktur. Öldü derler. Dolapta eşyaları asılıdır, ayakkabıları, terlikleri her şeyi yerli yerindedir. Ortam kalabalıklaşır, ağlayanlar sızlayanlar. Sen öyle bakarsın. Omuzlarında gezdiğin, annenin yasakladığı abur cuburları çaktırmadan beslenme çantana dolduran, Ocak ayında bile dondurma yemene izin veren, beş parasızken ne yapıp edip istediğin oyuncağı alan, arada çok sıkı azarlıyormuş gibi yapan adam gelemeyecektir eve. Ağlayamazsın ardından, çocuklar böyle şeyler için ağlamazlar. Hem ağlamak kabul etmek demektir. Ne belli kesin öldüğü.  Belki şaka, belki gelecek.         Sonra başının belası,  okulun ilk açıldığı gün sorgulamaları başlar. Bütün öğretmenler, öğrencilerini tek tek ayağa kaldırıp, babalarının ne iş yaptığını sorarlar. Sen de kırk kişinin önünde, her ders başında tekrarlamak zorunda kalırsın. Babam vefat etti, babam vefat etti, babam vefat etti. Öldü demek k...

Her Şeyde Bir Hayır Vardır..

Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı. Gemiden sağ kurtulan adamı, dalgalar küçük, ıssız bir adaya kadar sürükledi. Adam ilk günler kendisini kurtarması için Allah'a yakardı ve yardım bulurum umuduyla ufka baktı. Ama ne gelen oldu, ne giden… ... Daha sonra rüzgardan, yağmurdan ve zararlı hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklardan bir kulübe yaptı. Sahilde bulduğu, gemiden arta kalan konserve, pusula gibi eşyaları bu kulübeye koydu. Günler hep aynı şekilde geçiyordu. Balık avlıyor, pişirip yiyor ve ufku gözlüyor, kendisini kurtarması için Allah'a dua ediyordu. Bir gün tatlı su getirmek için yürüyüşe çıkmıştı, geri döndüğünde kulübesinin alevler içinde yandığını gördü. Duman, dans ede ede göğe yükseliyordu. Başına gelebilecek en kötü şeydi bu. Keder ve öfke içinde donakaldı. Şimdi bu ıssız adada, başını sokabileceği bir kulübe bile kalmamıştı. "Allah'ım, bunu bana nasıl yapabildin?" diye feryat etti. O geceyi keder ve üzüntü ...

Demek Lazım....

Bir grup kadın "kocanızla sevgi dolu bir ilişki yaşayabilirsiniz" konulu bir seminere giderler. ... Semineri yapan psikolog sorar: -" Kaçınız kocasını seviyor?" Bütün eller kalkar. Psikolog tekrar sorar: "bunu ona en son ne zaman söylediniz?" Bazıları "bugün" der, bazıları "dün", bazıları hatırlamaz. Psikolog kadınlara cep telefonlarını çıkarmalarını ve kocalarına "seni seviyorum" mesajı çekmelerini, sonra da telefonlarını birbirleriyle değişmelerini, gelen cevapları okumalarını ister... Kadınlar söyleneni yaparlar. İşte kocalardan gelen cevaplar: - "Söyle bakalım çocuklarımın annesi; hasta mı oldun?" - "Ne demek istiyorsun?" - "?!?" - "Yine arabayı mı çarptın?" - "Yine ne yaptın? Bu defa affetmeyeceğim." - "Kaç para lazım?" - "Bu mesajı kime çektin? Akşama hazırlıklı ol." - "Kimsiniz?" B.UYGUR kardeşime selam olsun...