Senin artık bir baban yoktur. Öldü derler. Dolapta eşyaları asılıdır, ayakkabıları, terlikleri her şeyi yerli yerindedir. Ortam kalabalıklaşır, ağlayanlar sızlayanlar. Sen öyle bakarsın. Omuzlarında gezdiğin, annenin yasakladığı abur cuburları çaktırmadan beslenme çantana dolduran, Ocak ayında bile dondurma yemene izin veren, beş parasızken ne yapıp edip istediğin oyuncağı alan, arada çok sıkı azarlıyormuş gibi yapan adam gelemeyecektir eve. Ağlayamazsın ardından, çocuklar böyle şeyler için ağlamazlar. Hem ağlamak kabul etmek demektir. Ne belli kesin öldüğü. Belki şaka, belki gelecek. Sonra başının belası, okulun ilk açıldığı gün sorgulamaları başlar. Bütün öğretmenler, öğrencilerini tek tek ayağa kaldırıp, babalarının ne iş yaptığını sorarlar. Sen de kırk kişinin önünde, her ders başında tekrarlamak zorunda kalırsın. Babam vefat etti, babam vefat etti, babam vefat etti. Öldü demek k...