Kayıtlar

Ekim, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Erkekler Melektir...!!!

Erkeklerin melek olduğunun kanıtı: Bir gün ormancının biri, dalları nehrin üzerine sarkan ağacın dallarını keserken baltasını suya düşürür. - "Aman tanrım" diye ... bağırdığında bir peri belirir ve "Ne diye bağırıyorsun?" der. Ormancı baltasını suya düşürdüğünü ve yaşamını sürdürebilmek için o baltaya ihtiyacı olduğunu söyler. Peri suya dalar ve elinde bir altın balta ile tekrar belirir. ''Baltan bu muydu ?" diye sorar. Ormancı "hayır" diye cevaplar. Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde gümüş bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar. "Baltan bu muydu?" Ormancı yine "hayır" diye cevaplar. Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde demir bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar. "Baltan bu muydu?" Ormancı "evet" der. Ormancının dürüstlüğü perinin çok hoşuna gider ve baltaların üçünü de kendisine verir. Ormancı mutlu bir şekilde evine döner. Bir zaman sonra or...

On Yumurta Kaç Öğretmen Eder?

Daha ilkokuldayım. Evde telefon çaldı. Koştum, açtım. Babamın okul arkadaşı Kerim amca. O da babam gibi öğretmen. Çocukluğumuzun öğretmenleri işte… İki söz arasında hemen birkaç soru, her fırsatta öğretmenliği yaşıyor ve yapıyor. Telefonda hemen sınav başladı... -Zafer, İstiklâl Marşımızı kim bestelemiştir? ... -Zafer, Konya’nın plakası kaç? Hepsini yanıtlıyorum. Ardından o zaman bana çok garip gelen bir soru geliyor: -Zafer, ON YUMURTA KAÇ ÖĞRETMEN EDER? Şaşırıyorum. -O nasıl soru Kerim amca? Kerim amca telefonda uzun uzun gülüyor. “Bak” diyor “okulun akıllısı Zafer. Yanıtını bilmediğin bir soru buldum işte! Şimdi telefonu babana ver. Sonra da babana sor. O sana yanıtını verir.” Babamla Kerim amcamın telefon görüşmesi bitince, babama soruyorum: - Baba, Kerim amcam sordu. On yumurta kaç öğretmen eder? Babam da gülmeye başlıyor. Ardından, gülerek başlayan ama bittiğinde ikimizin de gözyaşlarıyla yıkanan aşağıdaki öyküyü anlatıyor: Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinin yaklaşık y...

Kıssada Hisse!

DERVİŞ İLE KUŞ'un HİKAYESİ... Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman'a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. ... Hz. Süleyman dervişi hemen huzuruna çağırtır ve ona sorar “Bu kuş senden şikayetçi, neden kanadını kırdın?” Derviş kendini şöyle savunur: “Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı” Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve şöyle der: “Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savuna bilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikayet ediyorsun” Kuş’un kendini savunması Hz. Süleyman'ı da şaşırtır: “Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.” Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilme...

Yorumu Siz Yapın.....

(Hülagü han ile Kadıhan Diyaloğu) Hülagü Han; Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu Cengiz Han'ın torunu, İlhanlı Devleti'nin kurucusu Mengü Kağan'ın kardeşidir. 1255'te ağabeyi Mengü Han tarafından Ortadoğu'da henüz ele geçirilmemiş toprakların ele geçirilmesi için görevlendirilir. Hülagü, 1258 tarihinde Bağdat'a girerek Abbasi Halifesi Muttasım'ı keçeye sarıp Moğol atlarının ayakları altında ezdirerek öldürtür. Şehirde katliamlara başlar ve şehri yağmalatır. Kadın, yaşlı, çocuk, hamile demeden bazı kaynaklara göre 200 bin, bazı kaynaklara göre de 400 bin kişiyi katleder. Cami, hastane, saray ne varsa hepsini yok eder. Kütüphaneleri ve tarihi eserleri yakar, yıkar. Milyonlarca dini ve ilmi eserin büyük bir kısmını Dicle Nehri'ne attırır. Hülagü'nün zalimliğini anlatmak için Dicle'nin günlerce kan ve mürekkep aktığı söylenir. Hülagü bir gün, şehrin dışına kurduğu karargâhında, o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bi...