Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu da geçer Ya Hü.....

Dervişin biri,uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara kendisine yardım edecek,yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler kendilerinin de fakir olduklarını,evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini tavsiye ederler. Derviş yola koyulur,birkaç köylüye daha rastlar. Onların anlattıklarından Şakirin bölgenin en zengin kişilerinden biri olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adında başka bir çiftlik sahibidir. Derviş Şakir’in çiftliğine varır.Çok iyi karşılanır,iyi misafir edilir,yer içer, dinlenir. Şakir de aileside hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır… Yola koyulma zamanı gelip Derviş, Şakir’e teşekkür ederken, “Böyle zengin olduğun için hep şükret.”der. Şakir ise şöyle cevap verir: “Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeğin ta kendisi değildir. Bu da geçer …”   Derviş Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun uzun dü...

.........

En iyi değilim, en kötü de. En cömert değilim, en cimri de. En kibirli değilim, en mütevazı de. Hiç kimseyi kandırmamış değilim, herkesi aldatmış da. ... Kimseyi yarı yolda bırakmamış değilim, herkesi satmış da..! Hep iyiliğimden kaybetmiş de değilim, kötülük yapa yapa kazanmış da. Çok başarılı olduğum günler de oldu, dibe vurduğum da. Sevgi dolu değilim, nefret dolu da. Barışçıyım, biraz da savaşçı. Biraz güçlüyüm, biraz zayıf. Biraz iyiyim, biraz kötü. İyi kötü İnsanım..! * William Shakespeare     

Gün Gelir - Gün Geçer....

GÜN GELİR GÜN GEÇER Gün gelir, Fark edersin zamanın çarketmediğini. ... Gün gelir, Fark edersin kimleri fark etmediğini. Unutma. Gün geçer, Pişmanlığın kitabını okursun. Gün geçer, Keşkeleri nakış nakış dokursun. Unutma, Sitemim heyecanım Ne bana ne sanadır Üstüne alma canım sözlerim insanadır. Unutma, Unutma.. Avni Kaysal-25 aralık 2012 Sevgili dostum yüreğine sağlık.....         

Gülmek İsteyen Gülsün....

  Kadınlar gerçekten anlaşılmazmıdır..!! Adamın biri California’da bir kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, adam lambayı kumların içinden çıkarmış, ovalamış lambayı, harbi harbi cin çıkmış. Adam çok şaşırmış, cin başlamış konuşmaya; -Tamam, tamam. Beni lambadan kurtardın vs vs vs... Bu, bu ay içinde dördüncü çıkarılışım ve bu işten sıkılmaya başladım, bu yüzden 3 dileği unut. Sadece 1 dilek hakkın var! Adam oturmuş ve bir süre düşünmüş ve; -Her zaman Hawaii’ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok kötü tutar. Benim için Hawaii’ye bir köprü yap, böylece arabayla oraya gidebileyim, demiş. Cin gülmüş ve; -Bu imkânsız. Bu işin lojistiğini düşün! Köprünün ayakları nasıl Pasifik’in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün! Hayır, başka bir dilek düşün, demiş. Adam; -tamam, demiş ve güzel bir dilek düşünmeye başlamış. En sonunda; -Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım he...

Ordan, Şurdan, Burdan...

Resim
  Kötü günlerin bi sonu olduğuna hep inandım ve yanılmadım. Ama yanılmadığım ve peşini bırakmaktan asla vazgeçmiyceğim bişey daha var. Güzel günlerin sonu yoktu, olmamalıy dı. Nefes alıyorsak umut vardı hep. Ve buna inanmaktı aslolan. İşte bütün mesele bu...   Varlığınızda kıymetinizi bilmeyenleri, yokluğunuzla terbiye edin. Hz. Mevlâna Fırtınanın gücü ne olursa olsun, eğer yağmura saygın varsa; seni bekleyen bir gökkuşağı mutlaka vardır.    Alfred Capus Ey İnsan kaf dağı kadar yüksekte olsanda, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma …herşeyin bir hesabı var üzdüğün kadar üzülürsün. Şems-i Tebrizi İyilik ettiğin kişinin şerrinden sakın. Dostluk son demdedir. Hz. Mevlâna Susmak mana eksikliğinden değil, belki mananın derinliğindendir. Hz. Mevlâna Hayvan ölür semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil bırakmayanın ardından ağlamalı. Şeyh Edebali "Dünyadaki en üzücü şey: bir zamanlar birbiri...

Hayat Bu Yaaaaa....

Resim
             

Başlığını Siz Koyun....

Resim
         Sizi çok seviyorum.                                       

Burnundan kıl aldırmayanlar...!!!!

  Osman Efendi bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Lakin Osman Efendi'nin baş ağrısı artarak sürer. Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka doktorlar çağrılır... Osman Efendi Uşak'ın ileri gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaadeder. Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de bulamaz. Ev halkı birbirine karışır, başağrısından geceleri uyuyamayan Osman Efendi'yi İstanbul'a götürmeye karar verirler. İstanbul'da en iyi doktorlar seferber olur. Röntgenler, beyin tomografileri çekilir, testler yapılır... Görünüşe bakılırsa Osman Efendi turp gibidir. Oysa dayanması gittikçe zorlaşan başağrısı ve gözyaşlar ı hayatı çekilmez hale getirmiştir. Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta duran Osman Efendi bu defa da apar topar yurtdışına götürülür. O devirde Amerika değil İs...

Bir Aşk Hikayesi....

*Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister. Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsçada" Güneş ve Ay" anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri, Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan'dır.* *Padişah kızını Rüstem Paşa'ya verir.* ** *Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan'a deliler gibi aşıktır! Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır. Ama aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır. Üsküdar'a, Saray'ın isteğiyle elbet, 1540 yılında “Mihrimah Sultan” Camii'nin temelini atar ve 1548'de bitirir. Camiyi yaparken, eserine sanki "etekleri yerleri süpüren bir kadının" dış çizgilerini verir. *Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı'da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul'un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan'a. Cami küçücüktür. Minaresi i otuz sekiz metredi...

Keser mi bıçak...

Resim
    http://www.zekiaydincalim.com.tr/?cat=8      

Öğrendk ki....

Öğrendik ki... Bir tek insanın bize ''iyi ki varsın'' demesi, var olduğumuz için mutlu olmamızı sağlar Öğrendik ki... Kibar olmak, haklı olmaktan daha önemlidir. Öğrendik ki... Hayat şartları bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasa da hepimiz çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz. Öğrendik ki... Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir yürektir. Öğrendik ki... Parayla ''klâs insan'' olunmuyor. Öğrendik ki... Gün içinde başımıza gelen küçücük şeyler gün sonunda koca bir mutluluğa dönüşüyor Öğrendik ki... İnkâr edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini kaybetmiyor Öğrendik ki... Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar vermesini sağlamaktır Öğrendik ki... Her yarayı saran zaman değil sevgidir. Öğrendik ki... Çabuk olgunlaşmak için zeki insanlardan çevre edinmek gerekir. Öğrendik ki... Karşılaştığımız herkes bir gülüşümüzü hak eder. Öğrendik ki... Hiç kimse mü...

20 Kuruş…

Londra'daki Cami’ye yeni bir imam gönderilmiş. Adam şehire gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman aynı şoföre rastlıyormuş. Bir Gün, bilet alırken şoföre yanlışlıkla 20 kuruş fazla vermiş. İmam yanlışlığı oturunca, parasını sayınca fark etmiş. Kendi kendine düşünüyormuş "20 kuruşu geri versem mi şoföre?"... Ama içinden bir ses diyormuş ki "çok gülünç bir sayı ve şoförün umurunda değil. Otobüs şirketi çok para kazanıyor zaten... Sadece 20 kuruş onlara birşey yapmaz." Ve bu parayı saklayabilir diye düşünmüş Allahtan gelen bir hediye gibi... İneceği durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve demiş ki : "paranın üstünü fazla verdiniz." Şoför gülümsemiş ve demiş ki : "siz Cami’nin yeni imamısınız değil mi? Aslında uzun zamandır sizi ziyaret etmek istiyordum caminizde, İslam’ı öğrenmek için, ve bilerek size fazla para verdim nasıl tepki vereceğinizi  görmek istedim...

Bozuk Simit Paraları İle Cenneti Satın Almak..!!!

Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı. Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu. Öğretmeni, onun bu halini fark etti: - Hayrola Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin? Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi: - Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim. - Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım? -  Ahmet arkadaşımız var ya… -  Evet, ne olmuş Ahmet'e? - Durumları pekiyi değil galiba. Annesi, beslenme çantasına pekiyi şeyler koymuyor. -  Eee? -  Ona yardım etmek istiyorum. Ama benim yardım ettiğimi bilirse üzülür. Günde bir simit parası biriktirip her hafta size versem, siz de...

Büyük Üstad Akif'in Anısına...

Resim
Ruhu Şad Olsun..  

Hayatımızın En Büyük Riski; Hiç Risk Almamaktır...

GÜLMEK “Saftır” denme riskini göze almaktır. AĞLAMAK ise, ... “Duygusal” görünme riskini, AŞIK OLMAK 'Karşılık görememe' riskini göze almaktır. SEVMEK ise, 'Terk edilme' riskini.. DÜŞÜNCELERİNİ SÖYLEMEK “Dokuz köyden kovulmak ” riskini göze almaktır. HAYALETMEK '' Hayal kırıklığına '' uğrama riskini.. DOĞMAK '' Zorlu bir yaşam koşusu'' riskini göze almaktır. YAŞAMAK ise, “ Ölme “ riskini.. Ama riskler ALINMALIDIR. Çünkü, hayatımızın en büyük riski; HİÇ RİSK ALMAMAKTIR. Hiçbir risk alamayan kişi, belli korkulardan, üzüntülerden kaçabilir Ama HİÇBİR ŞEY HİSSEDEMEZ, ÖĞRENEMEZ, DEĞİŞEMEZ VE DEĞİŞTİREMEZ. Bir düşünürün söylediği gibi, '' BİRGÜN HERKES ÖLÜR, AMA HERKES GERÇEKTEN YAŞAMAZ.   Sayın G. Yüksel ve dostlara selam olsun..

Bana Seni Gerek Seni....

Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni Aşkın aşıkları öldürür, aşk denizine daldırır Tecelli ile doldurur, bana seni gerek seni Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem Sensin dün ü gün endişem, bana seni gerek seni Sofilere sohbet gerek, Ahilere Ahret gerek Mecnunlara Leyli gerek, bana seni gerek seni Eğer beni öldüreler, külüm göke savuralar Toprağım anda çağıra, bana seni gerek seni Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni Yunus'dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni

İçimde Bir Yerler Fena Halde Acıyor!!!

Mal kaybeden pek bir şey kaybetmemiştir. Onurunu kaybeden çok şey kaybetmiştir. Cesaretini kaybedenler ise her şeyini kaybetmiştir... IŞIĞIM SOLUYOR 80 YIL ÖNCE 'Ne mutlu Türküm diyene' M.K. ATATÜRK 80 YIL SONRA 'Sen ne mutlu Türküm dersen oda ne mutlu kürdüm der. Türklük yerine Türkiyelilik bilinci yerleştirilmelidir.' Tayyip Erdoğan 'Cumhuriyetin ilanı İstanbul un tarihi değerini ve saygınlığını düşürmüştür.' Kadir Topbaş Kürtlerin geleceği ve özgürlüğü için Türk askerinin kanının oluk oluk akması gerekir.' Leyla Zana Toprak tek başına bir anlam ifade etmiyor. APO Türklere Allahın bir lütfüdür. İnsanları öldürmek yerine Kürtlere istedikleri toprakları vermek gerekir.' Ahmet Altan Atatürk öldüğünden beri hala zenginlik ve özgürlük üretemiyorsak sebebi Kemalizm'dir. ' Ahmet Altan Memleketi ...

Babam Ben ve Köyüm..

Resim