Burnundan kıl aldırmayanlar...!!!!
Osman Efendi bir sabah müthiş bir
baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder.
Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir,
gider.
Lakin Osman Efendi'nin baş ağrısı
artarak sürer. Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar.
Başka doktorlar çağrılır...
Osman
Efendi Uşak'ın ileri gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaadeder.
Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de
bulamaz. Ev halkı birbirine karışır, başağrısından geceleri uyuyamayan Osman Efendi'yi İstanbul'a götürmeye karar
verirler.
İstanbul'da en iyi doktorlar seferber olur. Röntgenler, beyin
tomografileri çekilir, testler yapılır... Görünüşe bakılırsa Osman Efendi turp
gibidir. Oysa dayanması gittikçe zorlaşan başağrısı ve gözyaşları hayatı çekilmez hale getirmiştir. Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta
duran Osman Efendi bu defa da apar topar yurtdışına götürülür. O devirde Amerika
değil İsviçre moda, Zürih'e gidilir. Haftalarca hastanede kalınır, onlarca
profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır.
Sonuç:
Efendi'ye teşhis konulamaz. Artık
yerinden kalkamayan Osman Efendi'ye ağrı kesici iğneler verilir, altmışlarını
süren adamın ülkesine dönüp "dinlenmesi", daha doğrusu son günlerini evinde
geçirmesi tavsiye edilir.
Osman Efendi bitkin, aile perişan.
"Kader" denilir, Uşak'a dönülür. Osman Efendi yayla evinde bir odaya yatırılır
ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar.
Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye,
Osman Efendi'nin eski berberi "Berber Mehmet" çağrılır. Berber yataktan
kalkamayan Osman Efendi'yi tıraş ederken, adamcağız derdini anlatır ve ölümü
beklediğini söyler.
Berber Mehmet bir an düşünür.
"Beyim" der, "Sakın sizin burnunuzda kıl dönmüş olmasın?” Bir bakar, "Hah işte"
der. "Kıl dönmüş.“
Osman Efendi'nin şaşkın bakışlarına
aldırmaksızın çantasından cımbızı kaptığı gibi kılı çeker.
Ev
halkı Osman Efendi'nin köyü ayağa kaldıran çığlığıyla odaya koşar. Berber
Mehmet, Osman Efendi'nin elinden zor alınır ve cımbızın ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir.
Osman
Efendi'nin kanayan burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar koklatılır ve yaşlı
adam tekrar yatağına yatırılır. Ertesi sabah Osman Efendi aylardır ilk defa
rahat bir uykudan uyanır. Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Başağrısından ise eser kalmamıştır.
Dönen
kılın sinire yürüyüp gittikçe uzayarak dayanılmaz ızdıraplara yol açtığını
doktorlar ancak o zaman keşfeder. Çözümün bu kadar basit olabileceği
kimsenin aklına gelmemiştir. Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber
Mehmet'i çağırtır ve ona bir servet bağışlar.
Şimdi bu gerçek hikâyeyi niye
anlattık?
1. Berber Mehmet efendilerin
fikirleri var, dinlemek gerek.
2. Bazen büyük sorunların çok basit
çözümleri olur.
3. Burnundan kıl aldırtmayanların başı çok
ağrıyabilir.
(bir mail için alay edenler gibi..)
(bir mail için alay edenler gibi..)
Yorumlar
Yorum Gönder