Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gerçek Dost..

           Gerçek Dost dediğin, "seni uçuruma düşmekten kurtaran değil, senin yerine uçurumdan atlayandır". Babanın biri evladının arkadaşlık yaptığı kişilerin gerçek dost olmadığı sürekli oğluna söyler ama oğlu onu dinlemez ve karşı çıkar... Hayır baba onlar benim en iyi dostlarım der. Baba peki der o zaman onların gerçek dostun olup olmadığını test edelim der ..oğlu nasıl der.. baba git bizim koyunlardan birini kes ve parçala ve sonra parçalarını bir çuvala koy ve gel der. Oğlu gider babasının dediğini yapar ve getirir. Sonra babası derki, şimdi bu çuvalı al ve o dostlarına götür.. ben birisini öldürdüm ve bu çuvala koydum diyerek yardım iste der.. oğlu ama baba der.. baba, eğer gerçek dostun olup olmadığını görmek istiyorsan yap der oğlu gider dostlarından birisinin kapısını çalar ve ben birisini öldürdüm ve bu çuvala koydum saklamak için bana yardım et der.. ama dostu hayır git benden uzak dur başımı belaya sokma der ve ko...

Özgeçmiş Örneği….

*Tamamen gerçek bir olay!!Yaşanmış bir iş başvuru hikayesi bir gazetecini köşesine taşıdığı, yaşanmış çok ilginç bir iş başvurusu hikayesi: Alttaki iş başvuru formunu dolduran Mehmet Tartar'ın başvuru formuna yazdığı Cevaplar: 1. Adınız Soyadınız: Mehmet Tartar 2.Yaşınız: Yirmi sekiz. 3.Şirketimizdeki hangi pozisyon için başvuruyorsunuz? Mümkünse yatay bir pozisyon için. Eğer daha ciddi bir cevap istiyorsanız, ne iş olsa yaparım. Şart öne sürebilecek durumda olsaydım, burada bu formu dolduruyor olmazdım. 4. Düşündüğünüz ücret: Aylık 5.000 YTL maaş artı yıllık kardan yüzde 10 hisse! Eğer bu mümkün değilse, siz bir ücret Önerin, ben size evet yahut hayır derim.   5. Eğitiminiz? İdare eder 6. Son işiniz Sadist bir şefin deneme tahtası olmak. 7. Son ücretiniz: Hak ettiğimin çok altında. 8. Önemli başarılarınız: Arakladığım kalemlerden muhteşem bir koleksiyonum var; evde sergiliyorum. 9. İşten ayrılma sebebiniz: Bkz. Cev...

Sen Misin Şampiyon Olan…!

Avrupa Şampiyonu olmak mı suç yoksa FENERBAHÇELİ olmak mı? Ya da daha acısı FENERBAHÇELİ’ nin şampiyon olması mıdır asıl suç? "Şampiyon olmasaydınız bu soruşturma da olmazdı" dediler bu iğrenç sürecin başlarında FENERBAHÇELİ’ ye.. Yani kazara son dakikada bir gol yese VOLKAN, bugün AZİZ BAŞKAN'ına hasret kalmayacaktı milyonlarca kardeşi gibi! 8-9 aydır işkence çekmeyecekti hiçbiri, ne içeride ne dışarıda! Ama akıllanmamışlar besbelli.. Utanmadan(!) gidip AVRUPA ŞAMPİYONU oldular bir de bu itaatsizlerin "SARI MELEKLER"i! Bir de şampiyonluk kupasını vatanımıza getirme cüreti gösterdiler provokatörce   (!) Yetmezmiş gibi onlarca sarı lacivertli manyak havaalanında karşılayıp kutlamaya kalktılar bu şampiyonluğu pervasızca.. Daha önce "gerçek mermi kullanırız ha" diye tehdit edilen her fırsatta coplanan, tazyikli sularla biber gazıyla susturulmaya çalışılan kendileri değilmiş gibi.. E haliyle hadlerinin bildirilmesi de şart olmuştu birilerine gör...

Kırmızı Bisiklet..

Afacan çocuğun doğum günüdür ve annesinden bir kırmızı bisiklet ister. Annesi de ona bisikleti hak etmediğini ve hazreti İsa'ya günahlarını itiraf ettiği bir mektup yazmasını söyler. Çocuk odasına gider ve başlar yazmaya... 'Mukaddes İsa hazretleri, hep yalan söylediğim için affedin. Söz veriyorum bir daha olmayacak. Bugün benim doğum günüm ve sizden bir kırmızı bisiklet istiyorum'. Çocuk yazmayı bırakır ve sonra mektubu yırtar atar. Çünkü günahları o kadarcık değildir. İkinci mektubu yazmaya karar verir. 'Mukaddes İsa hep yalan söylediğim ve annemi dinlemediğim için beni affedin. Bu bir daha olmayacak. Söz veriyorum. Bu gün benim doğum günüm. Sizden bir kırmızı bisiklet istiyorum.' Ve bu mektubu da yırtar, çünkü bunlarda işlediği bütün günahlar değildir. Ve başlar üçüncü mektuba. Yine olmaz ve afacan çocuk başka bir yol denemek için annesinden izin alır ve kiliseye gider. Bunu gören annesi çok sevinir ve yaramaz oğlunun akıllandığını sanır. Küçük çocuk kilis...

Korkuyorum Arkadaş...

Ben İnsandan Korkmam, Ama İnsanın, Yılanından Korkuyorum Arkadaş... Yılandan da değil,buna inanın, Yalanından korkuyorum arkadaş... Her Dosta Dost Demek Çok Yanlış Bence, Gıybetteki Dostun Yüze Gelince, Güleninden Korkuyorum Arkadaş... ... İnsan Fıtratında En Eski Pas Bu, ARİF Der, Sanmayın , Kadına Has Bu... Kadından Ziyade, Erin Orospu, Olanından Korkuyorum Arkadaş...   Fethi Güzelocak kardeşime selam olsun..  

Adı Yanlış Yazılınca...

İki arkadaş cesaret konusunda iddiaya girmişler. Cesaretlerini ölçmek için de mezarlıkta bir gece yatmayı seçmişler. Ayni gece mezarlıkta buluşmuşlar. Gece yarısı gürültüler gelmeye başlayınca korkudan ne yapacaklarını sasırmışlar. Ancak erkekliğe bok sürmemek için olayın üstüne gitmeye karar vermişler... Gürültüye doğru yaklaşınca yaşlı bir adamın mezar taşına bir şeyler yazmaya çalıştığını görüp rahatlamışlar..   İçlerinden daha cesur olan adamın yanına gidip, 'ya amca korkuttun bizi' demiş, ‘ne yapıyorsun gece vakti burada? İhtiyar yavaşça dönüp tıslayan bir sesle cevap vermiş, ‘adımı yanlış yazmışlar, düzeltiyorum!' Lütfen adımı yanlış yazmayın, kalkarım haaa...

Serçe Deyip Geçme...

Resim

Nevruz....

Resim
Nevruz dedir? diye sorsak: “ baharın gelişi, müjdecisi, gece ile gündüzün eşit ve tabiatın en adaletli olduğu gün ve Türk Milleti’nin yüzyıllar ötesinden devam edip gelen geleneksel bayramlarından biridir ” gibi geleneksel cümlelerle tanımlarız! Genelde olarak bütün tanımlamalar birbiriyle örtüşür! Fakat benim değinmek istediğim başka bir nokta var: Biz kendi milli kültürümüzü sadece tanımlamalarla biliriz..!!! -Neden mi? Çünkü şuan milletin büyük çoğunluğuna sorsanız nevruz nedir? diye size doğuda yaşanan olayların etkisiyle “Kürt bayramı” olarak anlatacaklar bile vardır ki, var..!!! -Neden böyle oluyor dersiniz? -Aslında nedeni çok basit..!!! -Unutulmaya yüz tutmuş, tutturulmuş milli kültürümüze sahip çıkılmaması, çıkmamak, başka bir değişle bananelazımcılık yani boş vermişlik..!!! İşte bu bananelazımcılık! ve hep başkasında bir şeyler beklemek, ummak bugün bizi kendi kültürümüze yabancı yapmakla birlikte düşman etmiştir..!!! Aslında bu gidişat; gideceğimiz noktayı,...

Melek oluyorum değilmi....?

Ben dürüst, hiç kanuni suç işlememiş, vergisini muntazam ödeyen, trafik kuralları dâhil her türlü kanun ve kurala uyan bir vatandaşım. Bir şahsa hakaretim bile yoktur... Ama başkaları tecavüz ediyor, alkollü araba kullanıp sakat bırakıyor, insan öldürüyor, hırsızlık yapıyor v.s.. Ben onları vergimle hapishanede besliyorum ve çıktıklarında da mutlaka onlara iş veriyorum, ayrıca aramıza alıyorum ki tekrar tecavüz etsinler, sakat bıraksınlar, öldürsünler. Ben de düşünüyorum, aklediyorum ve sistemde yanlışlar buluyorum. Sivil Toplum Kuruluşlarıyla çalışıyorum, yazıyorum, oy veriyorum... Ama başkaları bölüyor, dağa çıkıyor, bomba atıyor, ağlamayana meme yok diye kırıyor, döküyor ve öldürmeye devam ediyor... Ben onların maaşını ödüyorum, liderlerini besliyorum ve kardeşlerimi öldürdüğü için affetmeye zorlanıyorum. Ben tek çocuk sahibiyim. Doğuramadığım için değil. Sevgimi, ilgimi, bilgimi ve maddi gücümü en iyi şekilde bu insana yatırıp, onu onlarca insana bedel, akıllı, manevi de...

UTANSIN....

Resim
Tohum saç, bitmezse toprak utansın! Hedefe varmayan mızrak utansın! Hey gidi küheylan, koşmana bak sen! Çatlarsan, doğuran kısrak utansın! ... Eski çınar şimdi noel ağacı; Dallarda iğreti yaprak utansın! Ustada kalırsa bu öksüz yapı, Onu sürdürmeyen çırak utansın ! Ölümden ilerde varış dediğin, Geride ne varsa bırak utansın! Ey binbir tanede solmayan tek renk; Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!                                                                                                    ...

Büyük İskender'in son üç arzusu.....

Ölümün eşiğinde, Büyük İskender komutanlarını çağırıp son üç arzusunu iletmiş. 1] Tabutu dönemin en iyi doktorlarınca taşınmalı. 2] Elde ettiği tüm zenginliğinin [altın, gümüş ve değerli taşlar] yol boyunca tabutu mezara gelene kadar serpiştirilmeli. 3] Elleri, herkesin görebileceği şekilde tabutun dışına sarkmalı. Komutanlardan biri, şaşkın, nedenini sormuş. Büyük İskender, açıklamış: 1] En ünlü doktorların taşımasını şu nedenle istiyorum: Herkes bilsin ki, Doktorlar ne kadar iyi olursa olsun, onlar bile ölümün karşısında çaresizdir. 2] Yerlere serpeceğiniz değerlerim de gösterecektir ki: Bu dünyada elde ettiğimiz zenginlik, bu dünyada kalır . 3] Ellerim tabutun dışında kalsın ki, herkes bilsin: Bizim için en değerli şey olan zamanımız tükenince, boş ellerle doğduğumuz gibi, boş ellerle de gideriz. ----- Bundan alınacak ders varmıdır bilemem.. Lakin, ...