Kayıtlar

Kasım, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bayrakları Bayrak Yapan Üstündeki Kandır...

Sevgili dostlar bugün sizlere yaşanmış, gerçek bir olayı noktasına virgülüne dokunmadan aktaracağım. Sayın Dr. Ömer Musolu 85 yaşındadır ve halen İstanbul Moda'da oturmaktadır. 1957 yılında İstanbul Tip Fakültesi’nden mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD`ye gitmiştim. Görev yaptığım hastane de başımdan geçen ilginç bir hadiseyi şöyledir: Amerika`ya gittiğim ilk yıllar... New York’ta Medikal Center Hospital`da görev almıştım. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum takmak, elektrokardiyografi çekmek gibi isler... Yeni gelmiş doktorlar hemen doğrudan hasta muayenesine, tedavisine verilmiyor. Diğer zamanlarda da laboratuvarda çalışıyorum. Bir hastaya gittim. Yaşlıca bir adam, tahminen yetmiş beş yaşlarında 'kan vereceğim kolunuzu açar mısınız? ‘dedim. Adamcağız kanserdi ve ayni zamanda kansızdı. Kolunu açtım, Baktım pazusunda Türk bayrağı dövmesi var. Çok ilgimi çekti, kendisine sormadan edemedim: 'Siz Türk müsünüz?' Kaslarını yukarıya kaldırarak ...

KIZILDERİLİDEN TEK KELİMELİK HAYAT DERSİ...

Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri kabilenin gençleriyle hayat, aşk ve evlilik üzerine konuşurken şunları söylüyor: - İçimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş, - Kurtlardan biri korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibiri, kendine acımayı, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve benciliği temsil ediyor; - Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı. Dinleyenlerden biri soruyor; - Peki, hangi kurt kazanacak? Yaşlı adam kısaca cevap veriyor: - Beslediğiniz... “Evet hangisini beslerseniz o büyüyecektir.”

Üç inek yapmak!!!

Üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen çipurayı çiftlikte yetiştirmeyi başaran Türkiye, dünyanın en güzel meralarına sahipken, ineği de taaa Uruguay'dan getirmeyi başardı. Yeterli ineğimiz yok çünkü. Koyun sayımız iyi. Öküz de getireceklerdi aslında. Şöyle bi baktılar etrafa... Eee, yeteri kadar var. Var ama, hayvan başka şey... Hayvancılık başka şey maalesef. Bu Uruguay'dan ilk önce Lugano gelmişti bize. Bonservisi 6.5 milyon Euro'ydu, 4 yılda ödenen para 14.5 milyon Euro... Uruguay ineklerinin tanesi, 1.800 Euro... 8 bin tane gelecek, onlar da 14.5 milyon Euro... Hadi diyelim, inek yetiştiremiyoruz... Bi tane Lugano yetiştirip Uruguay'a göndermeyi becerebilseydik, inekler bedavaya gelecekti yani... O nedenle, Lugano'nun kaptanı olduğu Uruguay milli takımı Dünya Kupası'na katılıyor... Biz ise Uruguay ineklerinden mangal yapıp, Kupa'yı televizyondan seyrediyoruz anca. Top çevirmeyi bırakıp, k...

Kasımpatı.....

Kasım 2006 Dersim'de yaşananlara “soykırım” diyen Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu kuruldu. Kasım 2007 Almanya'da Dersim Konferansı düzenlendi. Dersim “soykırım”ını anma günü tespit edildi. Kasım 2008 Avrupa Parlamentosu'nda Dersim “soykırım”ı toplantısı düzenlendi. DTP milletvekilleriyle beraber, Bremen mızıkacıları da oradaydı... Bremen Üniversitesi'nden Profesör Ronald Mönch denilen arkadaş “Mustafa Kemal yaşasaydı, bugün savaş suçlusu olarak yargılanırdı” dedi. Kasım 2009 Avrupa Parlamentosu'nda gene Dersim “soykırım”ı toplantısı düzenlendi. Yahudi soykırımından farkı olmadığı, Ermeni soykırımıyla aynı olduğu belirtildi. “Tarihle yüzleşme” sloganı ilk kez orada ortaya atıldı. Hatta Atatürk'ün emriyle Atatürk'ün kızı tarafından “soykırım” yapıldı, “Kemalizm'le yüzleşilmeli” denildi. Seyid Rıza için anıt mezar istendi. Kasım 2009 Kemal Kılıçdaroğlu, Dersim isyanıyla PKK arasında benzerlik kuran CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'i d...

Özür Listesi..

Bugün sizlere köşe yazarı Murat BARDAKÇI’nın tarihçi dostlarından aldığı bir metni aktaracağım. Bugün bu köşeyi tarihçi dostlarımdan birinin göndermiş olduğu bir metne, bir 'özür listesine' ayırıyorum. * İlk Türk devletini kurmuş oldukları için Asya Hunları adına bütün insanlıktan, * Roma'da ayağına kadar getirtip merhamet dilendirdiği için Hun İmparatoru Atilla adına Papa'dan, * Malazgirt'te yendiği için Selçuklu İmparatoru Alparslan adına Bizans İmparatoru Romen Diyojen'den * Anadolu'yu Türkiye yaptığımız için Hititlerden, Friglerden, Lidyalılardan, Romalılardan ve Bizanslılardan * Anadolu'ya yerleşmemizden sonra Haçlı Seferleri'ni başlatan ve çehresinin bindiği eşeğin suratına benzemesi ile meşhur olan papaz Piyer Lermit'ten ve Lermit'in şahsında bütün Haçlı askerlerinden FATİH SULTAN MEHMED ADINA BİZANS'TAN * Fatih Sultan Mehmed adına Bizanslılardan, Rumlardan ve özellikle de Bizans'ın son imparatoru Konstantin Pale...

Güne Dair..

Okulun ilk gününde 5 nci sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini ayni derecede sevdiğini söyledi. Ancak, bu imkânsız idi, çünkü ön sırada, oturduğu yerde bir yana kaykılmış, ismi Teddy Stoddard olan küçük bir oğlan vardı. Bayan Thompson bir yıl önce Teddy´yi izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. İlave olarak, Teddy tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, Bayan Thompson onun kâğıtlarını büyük kırmızı bir kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (X) yapmaktan ve kâğıdının üstüne büyük "F" (en düşük derece) koymaktan zevk alır oldu. Bayan Thompson´un okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu ve Teddy´nin kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karşılaştı. Teddy´nin birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı, "Teddy gülmeye hazır parlak bir çoc...

Bugün Ofisten Ayrıldığınızda.....

Resim
Profesör elinde içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı. Herkesin göreceği bir şekilde tutuyordu ve ardından sordu: “ Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?” '50gm!' .... '100gm!' .....'125gm' .. diye öğrenciler yanıtladı . “ Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem ,” dedi profe sö r, “ ama , benim sorum şu ki : Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu ?” ‘ Hiçbir şey ' ….. diye yanıtladı öğrenciler Tamam peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu ?' diye sordu profesör bu kez… Kolunuz ağrımaya başlardı efendim ' diye öğrencilerden biri yanıtladı “ Haklısın , peki şimdi ben 1 gün boyunca tutsam ne olurdu ?” “ Kolunuz iyice ağrır , kas spazmı & batar vs gibi sorunlar yaşardınız ve hastaneye gitmek zorunda kalırdınız !” ….. tüm öğrenciler çeşitli yorumlar yaptı ve gülüştüler “ Peki o zaman kolun ağrımasına ve kas spazmına neden olan neydi ?” Öğrenciler bulmaca çözermişçesine düşünmeye başladılar...

Terfi Etmek...

Her yönetici gibi yoğunken, odama giren bir memur bana; -" Efendim siz, birlikte çalıştığım arkadaşlarımdan birini terfi ettirdiniz. Yaş ve kıdem bakımından aramızda hiçbir fark yok, öğrenimimiz de aynı. Beni hala terfi ettirmiyorsunuz. dedi. Ben ise dalgınlık halinde mırıldandım : - Sokakta gürültü var. Duyuyor musunuz ? Nedir acaba? - Gidip sorayım efendim... " diye cevap verdi memur sıkkın bir şekilde. Biraz sonra döndü. - Bir arabaymış efendim - Yükü neymiş? diye sordum. - Gidip bakayım efendim...   Biraz sonra döndü. -Arabanın yükü bir sürü çuval efendim. - Çuvallarda ne varmış? - Gidip bakayım efendim...   Biraz sonra döndü. - Çuvallarda çimento varmış efendim... - Nereye gidiyormuş bu araba? - Gidip bakayım efendim...   Biraz sonra dönüp cevap verdi. - X ve Y inşaat şirketinin şantiyesine gidiyormuş efendim - Çok güzel dedim. - Şimdi bana terfi eden arkadaşınızı çağırır mısınız lütfen ? Hani haksız yere terfi eden arkadaşınızı... Gitt...

Ben Olmayı Seçtim..!!!

   Susmayı öğrendim çok konuşanlardan... Alçak gönüllü ... olmanın erdemini tattım çok bilmişlere inat... Gerçekten bilenlerin az konuştuğuna şahit oldum sessizce... Her yaşananın sadece bir deneyim olduğunu kavradım... Değmeyenlere çok anlam yüklemenin ruhuma verdiği zararı keşvettim... Kendim olmayı seçtim başkalarından alınmış parçalardan oluşmayı değil kendi hayatlarını YÖNETEMEYENLERİN diğer hayatlara müdahelelerine güldüm sadece!!... Kokuşmuş zihniyetlerin yalan gülümsemelerin içinde yer almaktansa uzaktan onlara seyirci kalıp İNSANLIĞIMI korumayı öğrendim.. Paranın gücüyle, etiketleriyle varolanların elindekileri kaybettiğinde çırılçıplak kalışlarını izledim... Varlığımı hakedenleri hayatıma dahil etmeyi' haketmeyenlere HOŞÇAKAL demeyi' Bu uzun yolda yürümeyi öğrendim.. Şuda Bir Gerçekki ''Kargalar Sürü İle KARTALLAR,Yalnız Uçar... Ve Kaybeden değil kaybedilen olduğuma bir kere daha şahit oldum bu SAHTE düzende!!   .......................

Başlığını Siz Koyun..

Osmanlının başkenti Bursa'da Müslüman bir kişi, eskilerin Yahudilik Çarşısı denilen bugünkü Arap Şükrü Sokağı'nın girişine bir çeşme yaptırır. Çeşmenin başına da bir kitabe yazdırtır: "Bu çeşmenin suyu her kula helâl, Müslüman'a haram" Osmanlının başşehrinde bir çeşme ve bu çeşmenin başında da böylesi bir yazı... Çeşmeden çok kitabede yazılanlar, kısa sürede yayılır bütün Bursa'ya. Bir dedikodu bir dedikodu ki alır gider başını. Bursa'nın Müslüman ahalisi hop oturur hop kalkar bu nasıl fitnedir diye... Ahali, dayanamaz varır kadıya. Şikâyet üstüne şikâyet... Kadı, şikâyetler karşısında hayrat sahibi adamı yaka paça yakalatır; getirtir huzura. Vatandaş memnun. Mahkeme salonu dolar tıklım tıklım. Kadı, sorar: "Bu nasıl fitnedir, dini İslam,ahalisi Müslüman olan koca devlette, sen kalk hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman'a haram et! Olacak iş midir? Nasıl anlayıştır? Nasıl mantıktır? Nasıl izandır? Aklını mı yitirdin! Hayrat...

İstiklal Marşı..

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.         O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!        O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?      Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.      Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!      Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.      Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.      Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,     'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sa...

Dağılın Gidin....

Duyduğum, dokunduğum, gördüğüm, tattığım, kokladığım için var bu dünya. Farkında olduğum için.. Kendim yazdım, kendim oynadım en başından beri.. O yüzden ki bir dünya yarattım, roller verdim sahnedekilere.. Sevdim; sevgilim, paylaştım; dostum dedim.. En derinimde hissettim; annem, kızdım da kıyamadım; babam dedim.. Geçer dediklerimi geçirdim.. Biter dediklerimi bitirdim.. Nefret ettiklerimi sildim, geçtim.. Gün oldu; silkindim, yeter dedim.. Geride bıraktıklarım hesap sormaya kalkmasın o yüzden bana.. Farkında olduğum için var oldunuz, vazgeçtiğim için bugün yoksunuz.. Bu nasıl bir cüret ki; bir başka hayata müdahil olma, umarsızca sorgulama, pervasızca yargılama hakkını bulur insan kendinde.. Haddinizi aşmayın ey faniler.. Ben yok olmayı kabullenirken, kar taneleri mütemadiyen ayak izlerimi kapatmaktayken, güneş bile her gün batarken, sizdeki ne arsızlıktır; silinmeyi dahi kabul edemiyorsunuz bir başka faninin zihninden.. Mezarlıklar, kendini vazgeçilmez sananlarla doluyke...