İnsan ne kadar yükselirse, gönlü o kadar alçalmalıdır...
Kusur
nerede?
Günün
birinde yolu bir dergâha düşen kendi halinde bir adam, dergâhta, bir Mevlevi ile
bir Bektaşi’nin sohbet ettiklerini görünce yanlarına yaklaşır. Kendini tanıtır
ve dergâhı merak ettiğini, nasıl zikir edildiğini izlemek için geldiğini
söyler.
Erenler baslar adama çeşitli nasihatlerde bulunmaya, her biri kendi yolunu mümkün olan en tatlı dille anlatmaya çalışır. Adam bir yandan onları dinlerken, bir yandan da gözleri onların giysilerine takılır.
Mevlevi'nin
giydiği kıyafette kollar o kadar geniş ve uzundur ki hem içine üç kişinin birden
kolu sığabilir, hem de uzun olduğu için yalnızca kolları değil, elleri de
kapatmaktadır. Bektaşi’nin kıyafetinde ise tam tersi bir durum vardır. Elbisenin
kolu daracıktır, neredeyse tene yapışmıştır; üstelik kısa olduğu için, eller ta
bileklere kadar açıktır.Erenler baslar adama çeşitli nasihatlerde bulunmaya, her biri kendi yolunu mümkün olan en tatlı dille anlatmaya çalışır. Adam bir yandan onları dinlerken, bir yandan da gözleri onların giysilerine takılır.
Bu
duruma hayret eden adam, sebebini öğrenmek ister. Büyük merakla, önce Mevlevi'ye
sorar: "Pirim, kıyafetinizin kolları neden o kadar geniş ve uzun? Bunun özel bir
sebebi var mı?" Mevlevi hiç beklemediği bu soru karsısında oldukça şaşırır. İki
kolunu da biraz yukarıya kaldırır, sonra ellerini birleştirerek kollarını daire
sekline getirir ve şöyle der: "Evet, özel bir sebebi vardır. Çünkü biz
insanların günahlarını, ayıplarını, kusurlarını örteriz. Başkaları görmesin diye
üzerini kapatırız." Yanıttan oldukça hoşnut olan adam ayni merakla bu kez
Bektaşi’ye döner: "Peki ya siz, pirim? Sizin kıyafetinizin kolları neden bu
kadar dar ve kısa? Siz insanların günahları ve ayıplarını örtmez
misiniz?"
Bektaşi kendi kollarına bakar, birkaç saniyelik bir dalgınlıktan sonra gülümser ve adama bakarak şöyle der: "Biz mi? Bizim geniş kıyafetlere ihtiyacımız yoktur. Çünkü biz insanların günahlarını ve kusurlarını görmeyiz."
Bektaşi kendi kollarına bakar, birkaç saniyelik bir dalgınlıktan sonra gülümser ve adama bakarak şöyle der: "Biz mi? Bizim geniş kıyafetlere ihtiyacımız yoktur. Çünkü biz insanların günahlarını ve kusurlarını görmeyiz."
OZETLE..;
Seveceksen öylece sev. Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur.
Birincisini zaten bulamazsın, ikincisinde ise, bulduğun her kusur, öğrendiğin her ayıp sahibini değil, seni çirkinleştirir. Her ikisi de seni mutsuz eder.
Birincisini bulamadığın için, ikincisini ise bulduğun için mutsuz olursun.
Seveceksen öylece sev. Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur.
Birincisini zaten bulamazsın, ikincisinde ise, bulduğun her kusur, öğrendiğin her ayıp sahibini değil, seni çirkinleştirir. Her ikisi de seni mutsuz eder.
Birincisini bulamadığın için, ikincisini ise bulduğun için mutsuz olursun.
Yorumlar
Yorum Gönder